13 Haziran 2016 Pazartesi

GUSTAVE FLAUBERT MADAME BOVARY KİTAP ÖZETİ



Charles kırda yetişen, her işi beceremeyen, gelişkin bir çocuktu. Annesi onu papazın yanına yollayıp dersler aldırmıştı ve annesinin zoruyla diplomasız doktor olmuştu. Doktorluğu Tostes eyaletinde yapacaktı. Charles için bir eş bulmak gerekliydi ve annesi ona orta yaşlı, çirkin olan Bayan Dubuc'u buldu. Bu kadın Charles'i çok seviyor ve karşılık bekliyordu. 

Bir gece eve atlı bir adam geldi ve Bertaux çiftliğinde hasta olduğunu bildirdi. Charles yatağından fırlayarak çiftliğe gitti. Charles gittiğinde Rouault'u gördü. Bu adam 50 yaşlarındaydı ve bacağı kırılmıştı. Adamın bir kızı vardı. Adı Emma idi. Charles bu kızdan etkilenmişti, her gün çiftliğe gelip gidiyordu. Charles'in eşi de bu duruma çok sinir oluyordu bir süre sonra Charles'in oraya gitmesine izin vermedi. 

Gün geldi ve Dubuc öldü. Charles çok üzüldü ve tekrar çiftliğe gitti. Orda Rouault baba ona sürekli destek oluyordu öyle olacaktı ki bir zaman sonra kızıyla evlendirecekti. Evet Charles ve Emma evlendiler. Evlilikleri monoton ve heyecansız ilerliyordu. Charles eşini çok severken; Emma ise tam tersiydi. Onu çok sıkıcı buluyordu ve onunla evlendiğine pişman olmuştu. 

Günün birinde baloya davet edildiler. Emma baloda Vikont denen birisiyle dans etti. Adamdan çok etkilendi fakat oradan ayrıldılar. Eve dönünce yine eski hayatından bıktı ve dergiler okumaya başladı, hizmetçilere zulüm etmeye. Emma gün geçtikçe yemek yemez oldu gittikçe daha da zayıfladı. Charles, Emma’yı doktora götürdü ve doktor, Emma'nın ortam değiştirmesini söyledi. Bu defa da Yonville kasabasına taşındılar. Bu kasaba onlar için yeni bir hayattı. Orda da Emma sürekli kendilerini gidip gelen Leon'dan hoşlanacaktı. Leon'la ara sıra görüşüyorlar, bakışıyorlardı. Leon ona bir türlü açılamadı, çünkü reddedilmekten korkuyordu. Emma ise hamileydi ve kısa süre sonra çocuğunu doğurmuştu. Emma artık Leon'a namuslu kadın rolü yapmaya çalıştı. Leon ona daha da bağlanıyordu ve en son Leon ondan karşılık alamayınca noter katibi olarak, Paris'e gitti. Emma onun gidişiyle çok üzüldü ama sonra kader karşısına Radolphe'ı çıkardı bu adam ise yardımcısını muayene ettirmeye geldiğinde Emma'yı görmüştü. Sonra Emma'ya iltifatlar etti onu mal ve hayvan panayırının açılışına gelmesi için davet etti. Bu sebeple daha kolay buluşacaklardı. 

Bugünden sonra Emma sürekli Radolphe'a gidiyordu. Bahaneler bulup onun yanında soluğu alıyordu aynı zamanda bebeği Berthe'ye de gerekli önemi vermiyordu. Gün geçtikçe Radolphe ona ilgi göstermiyordu ve Emma bunun farkındaydı. Sonunda tekrar kocasını sevme kararı aldı Radolphe'den uzaklaştı. Kocasının bir ameliyata girmesi için eczacı Homais onu ikna etmek istedi. Bu ameliyat riskliydi. Emma da kocasının bunu yapmasını istedi ve sonunda Hippoly denilen bir adamı ameliyat için ikna ettiler. Charles adamı ameliyat etti ama ameliyat başarısız oldu. Emma ise kocasına sinirlendi, ona hakaret etti çünkü Emma kocasının ünlü olmasını istiyordu. Bu olaydan sonra Radolphe ile kaçmak istedi ve Radolphe'la kaçmak için anlaştılar. Fakat sonra Radolphe bundan vazgeçti. Sonsuza kadar bir kadınla yapamam dedi ve Emma'ya bir mektup yolladı. Emma bunu okuyunca yatağa düştü ve günlerce kendine gelemedi. Kocası her şeyden habersiz bir rahip bulup getirdi. Rahip Emma'ya dualar etti ve Emma ayağa kalktı. Kendini dine adadı. İyi bir kadın oldu derken kocasıyla bir gün tiyatroya gittiler ve orda Leon'u gördüler. Leon geçmişte aşkını açamadığı için pişmandı ve bu kez Emma'yı ikna etti ve tekrar ilişkileri başladı. Genç kadın sürekli sevgilisine bir şeyler almak için borç ediyordu. Sonunda eve haciz geldi ve Emma kocası öğrenmeden durumu halletmek için Leon'a gidip para istedi. Leon dostlarına da sordu ama kimsede o kadar para yoktu. Emma bir umut Radolphe'ın kapısına geldi ve para istedi. Ondan da aynı cevabı aldı. Sonra eczaneye geldi ve oradan zehir aldı. Eve acele gitti ve o zehiri içti. Zehir içtiğini kocası anladı ve ne müdahale etseler de başarısız sonuç aldılar ve Emma öldü. Kocası onu gelinliği ve tacıyla gömmek istedi.

Emma kocasına bir mektup yazmıştı kocası bunu okuyunca Emma'nın ona tüm yaptıklarını gördü. Radolphe'la buluştu ve Emma hakkında sorular sordu. O halde bile Emma'ya karşı acımasız değildi. Adam en sonunda öldü ve küçük kızı ise bir halası yanına aldı ve durumu kötü olduğundan dolayı kız iplik fabrikasında çalıştı.

VICTOR HUGO NOTRE DAME'IN KAMBURU KİTAP ÖZETİ


Claude Frollo, bir papazdır ve kilisesinin önünde bir gün bir bebekle karşılaşır. Bebek çok çirkindir ve bu sebeple papaz ona Quasimodo ismini takar. Bu isim Fransızca’da “eksik-tamamlanmamış”  manasına gelmektedir.

Günler geçer ve Quasimodo büyür. Papaz ona iş olarak zangoçluk görevini verir. Zilden çıkan yüksek ses uzun saatler burada çalışan Quasimodo’yu sağır eder.

Günlerden bir gün Esmeralda isminde çingene bir kız ile karşılaşır Quasimodo. Fakat Esmeralda doğuştan çingene değildir. O küçükken çingeneler tarafından kaçırılmıştır ve kaçırıldığı yere de bizim romanımızın ana kahramanı Quasimodo bırakılmıştır. Quasimodo Esmeralda’ya aşık olur. O çok genç ve güzel bir kadındır. Fakat bu durum Claude Frollo’nun hoşuna gitmez. Çünkü kendisi bir papaz olarak dinle bu kadar içli dışlı olmaktan usanmıştır ve artık gözü açılmıştır. Esmeralda’ya karşı o da boş değildir. Esmeralda bu sırada Gringoire ile evlidir. Fakat ona aşık olduğu için değil hayatını kurtarmak için evlenmiştir. Kendisi çapkın ve özgür ruhlu bir şairdir. Esmeralda onun hayatını bir gelenekten kurtarmıştır. Geleneğe göre çingene sokağına giren bir erkek ile çingene kızlardan biri evlenmek isterse ya evlendirilir ya da öldürülür.

Esmeralda’nın gerçekten aşık olduğu kişi ise Phoebus’tur. Kendisi zengin ve soylu bir ailenin kızı ile nişanlıdır fakat yakışıklı ve çapkın bir subaydır. Başlarda o da Esmeralda’ya karşı duygular beslemiştir. Güzelliğinden etkilenip ona aşık olmuştur. Fakat Frollo’nun kıskançlığı ve karşılıksız aşkı Frollo’yu kine ve bencilliğe boğmuştur. Bu sebeple Esmeralda’ya komlo kurar ve Phoenus ile Esmeralda’nın buluştuğu gecelerden birinde Esmeralda’nın bıçağını alarak onu yaralar. Böylece suç Esmeralda’ya kalmış ve Phoenus ile araları açılmıştır.

Herkes Esmeralda’yı bu olaydan dolayı suçlamaya başlar. Onun büyücü olduğunu ve paragöz olduğunu söylerler. Phoebus da buna inanmaktadır. Esmeralda herkese suçsuz olduğunu söyler fakat o bir çingenedir ve bu sebeple kimse ona inanmaz. Onun yerine bir subay ve rahipe inanmak daha mantıklı gelmektedir insanlara. Frollo da Esmeralda’nın onun aşkına karşılık vermesi durumunda hayatını bağışlayacağı teklifinde bulunur. Esmeralda ise hala Phoebus’un kendisine inanıp onu bu durumdan kurtaracağını düşünmektedir. Fakat Phoebus bencilce hareket edip nişanlısı Fleur-de-Lys’in Esmeralda’yı astırması koşuluyla kendisine geri döneceğini teklifini kabul eder.

Quasimodo ve çingene dostları Esmeralda’yı hapsedildiği zindandan kaçırır. Bunun üzerine Phoebus ve askerleri çingene sokağını basar. Clopin, abisi gibi gördüğü fakat ona aşık olan çingene, bu sırada öldürülür. O aynı zamanda çingene kralıdır. Quasimodo tüm bu olayların Frollo’nun başının altından çıktığını anlar. Esmeralda ise olaylar sırasında meydana çıktığı için yakalanmıştır ve asılacaktır. Quasimodo Esmeralda’ya durumu anlatır fakat o inanmaz. Quasimodo defalarca yalvarır. Esmeralda asıldıktan sonra Quasimodo sinsice Frollo’yu kilise merdivenlerinde iter ve Frollo da artık ölmüştür.

Uzun yıllar sonra insanlar ölülerin atıldığı bir zindanda araştırmalar yapmaktadır. Burada birbirine sımsıkı kenetlenmiş iki ceset bulurlar. Bunlar Esmeralda’nın ve Quasimodo’nun giydikleri ve artık çürümüş bez parçalarını taşımaktadır. Birbirlerinden ayrılınca etrafa küller dökülür.

15 Mart 2013 Cuma

TOLSTOY HACI MURAT KİTAP ÖZETİ


Tolstoy bu romanında , Rus - Kafkas savaşlarını incelerken savaşın şiddeti , yaşam sevgisi gibi konuları işliyor.Bu iki olay arasında bağlar kuruyor.Çoğu yerde savaşın gereksizliği ve acımasızlığını anlatmaya çalışıyor.

Tarih 1840-50 yıllarıdır ,hikayenin geçtiği yer Tiflis ,Grozni , şimdiki Gürcü ve Çeçen şehirleridir. Her iki taraftan da kayıplar olmakta yaşamlar son bulmaktadır.Yazarımız bu hayatları ,yaşamak adına yapılanları kişilerin kendi haleti ruhiyeleri üzerinde değerlendirmekte ve romana psikolojik bir hava katmaktadır.

Romanımızın baş kahramanı Hacı Murat’tır.Hacı Murat çeçen asıllı ve yıllarca Ruslarla savaşmış düşmanları tarafından bile methedilen bir kahramandır.Şeyh Şamil’le yaşadığı bazı sorunlar yıllar süren arkadaşlıklarını bitirmiş ve Hacı Murat Ruslara sığınmıştır.

Ruslar, Hacı Murat’la Şamil arasındaki sorundan faydalanmak istemekte Hacı Murat’a çok iyi davranmaktadırlar . Onu kendi evlerinde misafir edip çeşitli hediyeler vermekte Hacı Murat’ta bu sevgiye karşılık vermektedir.Hacı Murat’ı balolarına tiyatrolarına götürmekte onlara kendi kültürlerini tanıtmaktadırlar.Hacı Murat’sa kendi kültüründen kendi değerlerinden vazgeçmemekte gerektiğinde Ruslardan sözünü esirgememektedir.Yıllarca savaşan insanlar aslında birbirlerine bu kadar yakındır.

Hacı Murat kaldığı süre boyunca kendi içinde fırtınalar yaşamakta yaptığı ihaneti sorgulamaktadır.Ruslarda ondan şüphelenmekte onun Şamil tarafından gönderilmiş bir casus olabileceğini düşünmektedirler.Bu yüzden Hacı Murat’ın kaçmaması için çok dikkat ederler.

Şamil Hacı Murat’ın ihanet ettiğini duyunca onun ailesini esir eder.Hacı Murat da Ruslardan ailesini kurtarmalarını istemekte . Eğer kurtarmazlarsa onlara yardım etmeyeceğini söylemektedir. Şamil ise eğer Hacı Murat Bahara kadar geri dönmezse ailesini öldüreceğini ve kendisinin de öldürüleceğini ilan etmiştir .

Hacı Murat ailesini kurtarmak için önce Ruslardan kaçmayı sonrada gerekirse ailesi için ölmeyi bile göze almıştı.Bunun üstüne planlar kurar.Başından beri müritlerinin istediğini yapar ve kaçmaya karar verir.

Bir sabah ormana gezmeye çıkarlar yanlarında beş asker vardır.Askerleri öldürürler yalnız birisi kaçmayı başarır ve Hacı Murat’ın kaçtığını haber verir .Peşlerine yüzlerce asker düşer .Onları bir bataklıkta sıkıştırırlar Hacı Murat ve dört müridi yüzlerce askere bir iki saat dayanır hiç bir kurşunları boşa gitmemekte yaklaşanı indirmektedirler.Hacı Murat dinlenen atlarına binip kaçmayı düşündüğü sırada Kafkas asıllı olan Hacı ağa ,Ahmet Han gibi Hacı Murat’ın düşmanı olan ve Ruslarla işbirliği yapan milis kuvvetler Ruslara yardıma gelir. Önce Hamzolo sonra Eldar ve daha sonra Hanefi ölür.Hacı Murat iki kurşun yarası alır fakat o yaralarına pamuk tıkamakta ve durmadan ateş etmektedir.Ölmeden Şamil’i oğlunu ve ailesini düşünür hepsi gözlerinden geçer ve son bir kurşun ...

Kahramanca yaşayan bir ömre değen bir ölüm .Kim böyle ölmek istemez ki...


Bizlere yardım için lütfen aşağıdaki linke tıklayıp 5 sn. bekleyiniz.

TOLSTOY DİRİLİŞ KİTAP ÖZETİ

TOLSTOY DİRİLİŞ KİTAP ÖZETİ

Katyuşa’ya çok ağer bir cez verilmesi karara bağlanır.
Prens Katyuşa’ya karşı sorumluluk duygusunun da etkisiyle evllilik teklif eder. Katyuşa ise aslında aşık olduğu Nehludov’un başına dert açmak istemediği için bu teklifi ısrarla reddeder.Yüz Temel Eser Özetleri, Kitap Özetleri, Roman Özetleri, Yüz Temel Eser, Özet

Katyuşa’ya kürek mahkumiyeti verilir.Nehludov’un bütün çabasına rağmen Katyuşa Sibirya’ya sürülmekten kurtulamaz.
Nehludov da elindeki mal varlığının önemli bir bölümünü harcayarak Katyuşa ile Sibirya’ya gitmeye karar verir.Sibirya yolculuğu mahkumlar için dayanılmaz geçmektedir. Mahkumların başındaki gardiyanlar da mahkumlara çok kötü davranmaktadır.
Nehludov bu kötü muameleleri önlemek için elinden geleni yapsa da bunu başaramamaktadır.

Dimitri Sibirya yolculuğu sırasında haksızlığa uğrayarak hapse düşen veya sürgüne gönderilen pek çok mahkumun olduğunu da fark eder. Bu mahkumlar da Prens’in kendilerine yardımcı olmalarını istemektedir.
Sibirya’daki kürek mahkumiyeti sırasında Katyuşa’nın affedildiği haberi gelir. Katyuşa da başka bir mahkumla evlenerek Dimitri’yi bırakır.Dimitri bütün bu olan bitenden oldukşa etkilenir. Dünyada adaletin gerçekte olamayacağını düşünmeye başlar. Aradığı mutlak adaleti İncil’debularak yeni düşünceler benimser.

Bizlere yardım için lütfen aşağıdaki linke tıklayıp 5 sn. bekleyiniz.

TOLSTOY SAVAŞ VE BARIŞ KİTAP ÖZETİ

       SAVAŞ VE BARIŞ ROMAN ÖZETİ
İhtiyar Prens Bezukof uzun zamandan beri hastadır ve ölümle pençeleşmektedir. Bütün çocukları onun öldüğünde mirası nasıl dağıtacağını merak ederler ve ihtiyar adam bütün parasını çok sevdiği oğlu Piyer’e bırakmıştır. Petersburg kibar alemin de pek saygın bir yere sahip olmayan Piyer şimdi el üzerinde tutuluyordu.
Fransa ile yapılacak savaş başlamak üzere idi ve hazırlıklar yapılıyordu. Bu savaşa Andre, Nikola, Denisof ve daha niceleri gidiyordu. Bütün alaylar hazırlandıktan sonra savaş başlar. Uzun uğraşlar sonucu Fransız orduları püskürtülür.
Petersburg kibar aleminin sayılı isimlerinden olan Prens Vasili, güzelliği ile tanınmış kızı Elen’i, zengin olması sebebiyle Piyer ile evlendirmek istiyordu. Bir balodaonları bir araya getiren Vasili daha sonra aralarından çekildi. İlk açılan Prenses Piyer’i öptü ve sonrasında evlendiler.
Fransız’lar bir daha taarruz edeceklerdi. Her şey Osterliç Savaşından bir gün önce hazırlandı. Savaş başladığından bir süre sonra Ruslar büyük kayıplar vermeye başlamışlardı. Sonunda Rusya yenildi, İmparator yaralanmış, Başkumandan vurulmuş, diğerleri ise kaçmışlardı. Prens Andre savaş alanında kalmıştı ve Fransızlar tarafından esir alınmıştı.
Piyer’in kulağına Dolokof’un Elen’i lekelediği gelmişti ve o zamandan beri canı çok sıkkındı. Sofrada hep birlikte oturuyorlarken Dolokof’un elinde bulunan kâğıdı istemiş ve Dolokof’da vermeyince Piyer ona bir düello teklif etmiş, bu düelloda onu yaralamıştı. Dolokof yerde yaralı yatarken onu Nikola almıştı. Bu olaydan sonra Piyer karısı Elen’i terk etti.
Andre’nin evine onun esir düştüğü haberi çoktan gelmişti ve oradakileri çok üzmüştü. Karısı Liza doğum dönemlerine giriyordu. Bir zaman sonra Liza’nın sancıları artmış ve doğurmasının vakti gelmişti. O anda içeriye Andre girdi. Fransızlar onu serbest bırakmışlardı. Liza’yı gördükten sonra dışarı çıkarıldı. Girdiğinde ise bir erkek çocuk dünyaya getirmiş olan Liza ölmüştü.
Çar ile Napolyon arasındaki bağ o kadar güçlenmişti ki artık savaş olmuyor, hatta bazı kesimler Çar’ın kız kardeşlerinin birinin Napolyon ile evleneceği söylentisi bile çıkmıştı.
Piyer Petersburg masonluğunun üyelerinden biri oldu. Mason olduktan sonra karısı Elen’in ondan af dileme niyetinde olduğunu öğrendi. Hatta bununla ilgili bir mason gelerek ona karısını kabul etmesi hakkında nasihatte bulur, eğer karısını kabul etmese bunun masonluğa uymayacağını da söyler. Piyer karşısında herkesin bir ağız birliği etmiş olduğunu anlar ve kabul eder.
Petersbug’da düzenlenen bir baloda Andre Nataşa’yı görür ve çok beğenir. Baloda onunla birkaç kere dans eder. Balodan sonra bile onu unutamamaktadır. Piyer’in cesaretlendirmeleri ile gidip açılmaya karar verir. Önce Nataşa’nın annesine konuyu açar, kadın kabul eder. Daha sonra gidip Nataşa’ya bu konuyu açtığında kız da havalara uçmuştur. Fakat arada tek bir sorun kalmıştır, o da Andre’nin babasının düğünü bir yıl sonra yapma isteğidir. Bu bir yıl boyunca Andre yurt dışında gezmeli ve dolaşmalıdır. Nataşa bu öneriyi kabul eder ve hep onu bekleyeceğini söyler. Andre gitmeden önce gizlice nişanlanırlar.
Andre gezide olduğu sırada Nataşa bir baloya katılır. Orada Prens Vasili’nin işe yaramaz oğlu Anatolu görür. Anatol Nataşa ile tanışmak isteğindedir. Anatol kız kardeşi Elen sayesinde Nataşa ile tanışır. Onunla uzun süre konuşur ve gelecek baloya davet eder. Nataşa konuşmadan sonra fazla ileri gittiğini düşünür ve pişman olur. Daha sonrasında davet edildiği baloya gider. Orada Anatol onu karşılar ve ona onu sevdiğini söyler. Nataşa ona nişanlı olduğunu söylediği halde adam aldırmaz. Nataşa bundan çok etkilenir ve onu sevmeye başlar. Balodan döndükten sonra olayı Sonya’ya anlatır. Sonya o adamdan kimseye hayır gelmeyeceğini, işe yaramazın teki olduğunu anlatmaya çalışsa da Nataşa onu dinlemez ve hatta ona karşı olan hakaretlerinden dolayı bozuşurlar. Sonya zamanla Nataşa’nın Anatol ile kaçma planları yaptığını anlar ve bu konuyu hemen Nataşa’nın amcasına açmaya karar verir. Gece Anatol’a Dolokof yardım ediyordu. Anatol kapıdan girip birkaç adım ilerledi. Fakat karşısına iri bir adam çıktı. Anatol kıvrak bir hareketle onun elinden kurtuldu. Nataşa, Piyer’den Anatol’un evli olduğunu duyunca bu ilişkiye son verdi ve Sonya ile konuşmaya başladılar.
Fransa-Rusya savaşı gene başlamıştı. Bu savaşa Nikola, Andre gibi eski askerlerin yanında yeni olan Piyer de katıldı. Savaşta Fransa ilerliyor ve Lisi-Gori’ye kadar gelmeye başlıyordu. Andre Mari’ye ve ihtiyar prense bir mektup göndererek hemen Moskova’ya gitmelerini söyler.
İhtiyar prens oradan ayrılmadan önce bir felç geçirir. Sağ tarafı tutmamaktadır. Mari hâlâ ona bakmaktadır.İhtiyar prens bu halde bazı şeylerin farkına varmaya başlar. Prenses Mari’ye çok çektirdiğini anlar, sürekli ondan özür diler. Doktor gelip onu muayene ediyordu ve bir gün onu yatağında ölü buldular.
Mari’nin Moskova’ya gitmesine mujikler engel oluyordu. Oradan geçerken bunu gören Nikola Mari’ye yardım ederek onun oradan kurtulmasını sağladı. O anda Mari ile Nikola arasında ilk elektriklenme gerçekleşti.
Fransız orduları Moskova’ya da yaklaşmaya başladılar. Kısa süre sonra Moskova’yı da aldılar. Herkes arabalarıyla gitmekteydi. Arkalarına baktıklarında ise Moskova yanıyordu.Andre bu savaşta çok ağır yaralanmıştı. Rostof ailesi de yüklerini arabalara yüklüyordu. Fakat daha sonra o yüklrin bir kısmını boşaltıp savaş yaralılarını almaya başladılar. Bir köyde mola verdiklerinde yaralılar boşaltıldı ve herkes dinlenmeye çıktı. Nataşa, yaralıların arasında Andre’nin de olduğunu duyunca gözüne uyku girmedi ve gidip ona baktı. Nataşa ondan yaptıklarından dolayı özür diledi ve ona onu sevdiğini söyledi. Andre’nin durumu çok ağırdı. Ateşi düşmüyordu.
Moskova’da kalan Piyer birisine yardım etmeye çalışırken, kendisinin kundakçı olduğunu sanan askerler onu tutuklarlar ve ceza evine koyarlar. Oradan bir grup ile birlikte çıkarılırlar ve bu gruptaki bir kaç insan kurşuna dizilir. Kendisinin kurtulduğuna şaşmaktadır.
Piyer’in karısı Elen anjin sebebiyle ölür. Yine aynı günlerde Nikola’ya bir mektup gelir ve bu Sonya’dandır. Sonya ona aşklarının artık sürmeyeceğini anlatır. Bu mektubu Nikola hemen Mari’ye götürür. Bu mektup sayesinde Nikola-Mari aşkı daha da alevlenir. Mari bundan sonra Andre’nin yanına gitmeye karar verir ve yanında küçük Nikolenka’yı da götürür. İki gün boyunca Andre’nin başından ayrılmadılar. İki gün sonra Andre öldü.
Fransa Moskova’yı ve diğer aldığı yerleri elde tutamadı ve büyük bir ger çekiliş başlar. Bu geri çekiliş esnasında Nataşa’nın henüz on altı yaşındaki kardeşi Petiya kaçanların peşinden kovalarken kafasına kurşun alarak öldü. Rostof’lar bunun acısını da yaşamak zorunda kaldılar.
Nataşa Andre ve Petiya’nın acısın unuttuktan sonra Piyer Mari’nin de yardımıyla Nataşa ile evlendi.
Nikola ile Mari yaklaşık Piyer’lerin evliliğinden bir veya iki yıl sonra evlendiler. Nikola babasının girdiği borçları ve zararların hepsini kapattı. Hem de Mari’nin hiçbir hissesini satmadan.
Nikola ile Mari’nin bir kızları olur. Nataşa ile Piyer’in ise üç kızları ve bir de erkek çocukları olur. Andre’nin oğlu Nikolenka ise Piyer’i babası olarak görüyor ve hep onu örnek alıyordu.



Bizlere yardım için lütfen aşağıdaki linke tıklayıp 5 sn. bekleyiniz.